DOĞUŞBÜLTEN editörlerinden Ömer DOĞAN ile Doğuş Üniversitesi ve kütüphanesi hakkında bir söyleşi yaptık. Benimle ve kütüphaneciliği neden seçtiğimle ilgili konuları da konuştuğumuz söyleşinin bültende yayımlanan tam metni aşağdadır:
Kısaca kendinizden bahseder misiniz? (Nerelisiniz, nerelerde okudunuz)
Kısaca kendinizden bahseder misiniz? (Nerelisiniz, nerelerde okudunuz)
Sivas’ın Kangal’a Bağlı Alacahan Beldesinde 1972
yılında dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Alacahan beldesinde tamamladım.
Araçlara olan merakım yüzünden Sakarya Oto sanayinde bir yıl motor tamircisinde
çalıştım. Ertesi yıl okullar açıldığı ilk hafta herkesin okula gidişi beni
derinden etkiledi. Diplomamı yanıma aldım ve kendimi Kangal Endüstri Meslek
Lisesi müdürünün karşısında buldum. “Buyurun?” sorusuna “Ben okumak istiyorum.”
şeklinde cevap verince, müdür önce duraksadı, beni yukarıdan aşağıya süzdükten
sonra, “Senin velin nerede?” diye sorudu.
Bu görüşmeden sonra, biraz sıkıntılı da olsa yeniden okula dönmeyi başardım. İkinci sınıfta Sivas Atatürk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Metal İşleri Bölümüne nakil yaptırdım. Başarlı bir lise hayatının ardından 1991 yılında Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümünü Kazandım ve 1995 yılında dereceyle mezun oldum. 1996-1999 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kütüphanecilik Anabilim Dalında yüksek lisans yaptım.
Bu görüşmeden sonra, biraz sıkıntılı da olsa yeniden okula dönmeyi başardım. İkinci sınıfta Sivas Atatürk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Metal İşleri Bölümüne nakil yaptırdım. Başarlı bir lise hayatının ardından 1991 yılında Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümünü Kazandım ve 1995 yılında dereceyle mezun oldum. 1996-1999 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kütüphanecilik Anabilim Dalında yüksek lisans yaptım.
Ne
zamandan beri Doğuş Üniversitesi bünyesindesiniz? Üniversitemiz içine neler
düşünüyorsunuz?
Üniversiteden mezun olduktan sonra 1995-1997
yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi’nde süreli yayınlar şefi
olarak çalıştım. 1997-1999 yıllarında da Sakarya Üniversitesi Kütüphanesinde
uzman olarak görev yaptım. 1999 yılı Aralık ayında ise Doğuş Üniversitesi
kadrosuna katıldım. Yaklaşık 12 yıldır Kütüphane ve Dokümantasyon Merkezi
Müdürlüğündeki görevini yürütüyorum. 1999 yılında yaşamış olduğumuz Marmara
Depreminden sonra sıkıntı çeken binlerce insandan birisi de ben oldum. O
günlerde derme çatma çadırlarda ve barakalarda hayatımızı sürdürmeye çalışırken
Doğuş Üniversitesinin teklifi geldi. O
günün anlamı benim için yeni bir hayata “doğuş”tur; çünkü Doğuş Üniversitesi
bana yeni bir yuva, yeni bir iş, yeni bir dünya verdi. Piyasayı takip eden biri
olarak Doğuş Eğitim Kurumları hakkında fikir sahibiydim ve bana gelen teklifi
hiç düşünmeden kabul ettim. Doğuş’a geldiğim 1999 yılından bu yana hayatımda
çok güzel şeyler oldu ve gerçekten çok mutluyum. Bu mutluluğum Üniversitemizin
Türkiye’deki yüksek öğrenime vermiş olduğu katkıları yaşadıkça, pırıl pırlı
gençleri donanımlı bir şekilde hayata hazırladıkça daha da artıyor.
Neden
yapmakta olduğunuz mesleğinizi seçtiniz? Sizi yönlendiren şeyler nelerdi?
Sivas’ın
soğuk ve uzun kış gecelerinde, sobanın yandığı tek odada, bir öğrenci
olarak sorumluluklarını yerine getirmek gerçekten çok zordu. Öğrencilerini
hayata hazırlamak için kapı kapı evleri dolaşan, başarısıyla-başarısızlığıyla
her koşulda öğrencisinin yanında dim dik duran, yetenekleriyle ve azmiyle
öğrencilerine mükemmel bir örnek olan, disiplininden biraz da korktuğumuz
ilkokul öğretmenim bu mesleği seçmemde önemli etkenlerden birisidir. Çünkü öğretmenimin
verdiği ödevler ve okutturduğu kitapların sayfaları arasında geçirdiğim
zamanlar ile Sivas İl Halk Kütüphanesinde geçirdiğim zamanlar üniversite öncesinde
kitapların dünyasına ilgimi çekmişti. Bu ilgi, üniversite tercihi yaparken adına
rastladığım Kütüphanecilik Bölümünü seçmemde en önemli etkendir. Tabi gönlümde
yatan başka bölümler de vardı ancak üniversite tercih sistemimiz doğrultusunda
kütüphanecilik mesleği kısmet oldu. Şu halde iyi ki seçmişim diyorum…
Doğuş
Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Merkezi Müdürü olarak nelerden
sorumlusunuz? Ayrıca yaptığınız çalışmalar var mı?
Kütüphaneci, her şeyi bilen değil, neyin nerede
olduğunu bilen, insanlarla bilgiyi buluşturan kişidir. Her geçen gün
hayatımızın ayrılmaz parçaları haline gelen bilgi teknolojisi ürünleri
kütüphaneleri dolayısıyla bilgi kaynaklarını da etkiliyor. Bilgi hızla
elektronik ortama göç ediyor ve ortam değiştiriyor. Kütüphaneci olarak biz de
gerekli tedbirimizi alıp ona göre hizmet vermek durumundayız. Görevimizi
yaparken günlük işlerin yürütülmesine paralel olarak, kütüphanecilik mesleğine
akademik yönden de katkı sağlamak bakımından kütüphanecilikle ilgili araştırma
ve yayın yapma görevini de üniversitemizin misyon ve vizyonuna uygun olarak
yerine getirmekteyiz. Bu görevlerin yanında, dergi ve kitap yayıncılığı,
üniversitede okutulan ders kitaplarının temini gibi farklı etkinlikler
yürütmekteyiz. Örneğin, Doğuş
Üniversitesi Dergisi buna güzel bir örnek. Şu halde Yazı İşleri Müdürlüğünü
yürütmekte olduğum Doğuş Üniversitesi
Dergisi uluslararası hakemli bir dergidir ve tarandığı indeksler
vasıtasıyla dünya çapında 130 binin üzerinde kurumsal müşteriye
ulaştırılmaktadır.
Kısaca Doğuş
Üniversitesi kütüphanesinden bahseder misiniz?
Elbette kütüphane diyince ilk akla gelen kitap oluyor.
Bugün geldiğimiz noktada durum biraz farklı ancak insanlardaki kütüphane
algısının değişmesi zaman alacak. Şu halde F Blokta yer alan kütüphanemize ek
olarak H Blok -2. Katta, K Blok asma katta 3 ayrı çalışma salonumuz daha bulunmaktadır.
Kütüphanemizde 85 binin üzerindeki kitabın yanında, geriye dönük sayılarıyla
birlikte 24 binin üzerinde dergi vardır. Yani sahip olduğumuz kaynakların
tamamını sayısal olarak ifade etmek gerekirse 160 milyonun üzerinde dokümana
sahip olduğumuzu rahatlıkla ifade edebiliriz. Dolayısıyla bu kadar kaynak
arasında, her kullanıcı kendi ilgi alanına ve ihtiyacına yönelik onlarca,
yüzlerce dokümanı gayet rahat bulabilecektir. Hafta içi akşam saat 20.00’ye
kadar açık olan kütüphanemiz Cumartesi günleri de hizmet vermektedir.
Elektronik kütüphanemiz ise, internet üzerinden 7 gün 24 saat erişime açıktır.
Kütüphanede; danışma, bilgiye erişim,
internet kullanımı, görsel-işitsel bilgi kaynakları ile elektronik
veritabanlarının kullanımı, ödünç verme,
kütüphaneler arası yayın temini, v.b. gibi her türlü kütüphane hizmeti
verilmektedir.
Öğrenciler için ne çeşit kaynak ve olanaklar sunulmaktadır?
Öncelikli amacımız kullanıcılarımızın
ihtiyaçları doğrultusunda bilgi kaynaklarını temin etmek ve onların
yararlanması için uygun ortam ve hizmet seçenekleri sunmak. Bu doğrultuda
öncelikle fakülte ve bölümlerin ihtiyacına öncelik verilerek, basılı ve elektronik
ortamdaki her türlü bilgi kaynağı temin edilmekte ve hizmete sunulmaktadır.
Üniversitemizin üye olduğu online veritabanlarından öğrenciler nasıl
yararlanabilir?
Doğuş Üniversitesi mensubu olan herkes online
veritabanlarımızdan zaman ve mekan sınırlaması olmadan yararlanabilirler. Bunun
için yapmaları gereken sadece kullanmakta oldukları internet sağlayıcının vekil
sunucu (proxy) ayarlarını kütüphane web sayfasında belirtilen ayarlarla
değiştirmektir. Bu yolla öğrencilerimiz de tüm elektronik ortamdaki
kaynaklarımızdan rahatlıkla yararlanabilirler.
Sizce
öğrenciler kütüphaneleri verimli ve gerektiği gibi kullanabiliyorlar mı?
Bu noktada maalesef üniversite öncesindeki
eğitim ve iyi kütüphaneler olmamasından kaynaklı sorunlar nedeniyle
öğrencilerimizde eksiklikler gözlemliyoruz. Bu tür sorunlar öğrencilerimizin
kütüphaneyi ve kaynaklarını yeterince kullanmalarını engellemektedir. Bu yüzden
öğrencilerimize öncelikle kütüphane kullanımına yönelik eğitim verilmesi gibi
bir görevi de üstlenmek durumunda kalıyoruz.
Doğuş
Üniversitesi kütüphanesinin diğer üniversite kütüphanelerinden farkı nelerdir?
Kuşkusuz her üniversite kütüphanesi iyi hizmet
vermek amacındadır. İyi hizmet alanında eğitim görmüş ve uzmanlaşmış personelle
verilir. Zaten hizmette farkı alanında yetkin kişiler gerçekleştirebilir.
Örneğin, Doğuş Üniversitesi Kütüphanesi Personelinin geliştirmiş olduğu ve
Türkiye’deki akademik yayınlara erişimi sağlayan Doğuş Üniversitesi Makale Veri
Tabanı’nın projesi, yazılımı ve veri girişleri kütüphane personeli tarafından
yapılmıştır. Yine kimi üniversite kütüphanelerinde yeni başlayan içindekiler ve
kapak taraması gibi hizmetler yıllar önce kütüphanemiz tarafından geliştirilen
projeler kapsamında uygulanmaktadır. Bu tür girişimler sahip olduğumuz
kaynakları en üst düzeyde kullanıma sunmak bakımından önemlidir ve bu tür
projelerimiz ile kütüphanecilik literatürüne katkılarımız bizi diğer üniversite
kütüphanelerinden farklı kılmaktadır.
Bazı
öğrenciler istedikleri kaynakları bulamadıklarını söylüyorlar. Bunun nedenleri
sizce nedir?
Araştırma sabır işidir. Öğrencilerimizin bu
noktadaki sorunlarını iki başlık altında ifade edebiliriz. Birincisi araştırmaları
sırasında yeterince sabır göstermemeleri, diğeri araştırma yöntem ve teknikleri
hususunda zayıf olmalarıdır. Öğrencilerimiz günün koşullarına uygun olarak bir
çırpıda aradıklarını bulmak istiyorlar. Her ne kadar bilgi teknolojisi araçları
seçmiş olduğumuz dokümanları saniyelerle ifade edilebilecek sürelerde
ekranımıza getirse de sonuçta hangi kaynakların araştırma konumuz için doğru
kaynak olduğuna bizler karar veriyoruz. Yine araştırmalar sırasında anahtar
kelimelerin iyi belirlenememesi ve cümle şeklinde anahtar kelimeler yazılması gibi
sorunlar, araştırmalarda doğru sonuç alınmasının önünde önemli bir engeldir.
Öğrenciler
nasıl çalışmalar yapmalı sizce, hangi konulara el atmalılar?
Bir insan mesleğinde olduğu kadar sosyal
hayatında da başarılı ve mutlu olmalıdır. Başarı ise, çalışarak, emek sarf
edilerek elde edilebilen bir sonuçtur. Öğrencilerimiz öncelikle asli
görevlerini, yani derslerini titizlikle takip etmeli, kendisine rol model
belirlemeli, hedef koymalı, sosyal ve akademik hayatını dengeli yaşamalıdır. Bu
denge içinde ilgi duyduğu alanlarda kendini geliştirmeye çalışmalı, kararlı
olmalı ve yılmamalıdır.
Son
olarak Doğuş Üniversitesi öğrencilerine ne söylemek istersiniz?
İnternet, her alanda olduğu gibi kütüphanecilik
alanında da çok şeyi değiştirdi. Maalesef İnternetin insanlardaki algısı,
işlevini aşacak bir özellik taşıyor. Hatta kütüphaneler açısından, insanlardaki
İnternet algısı, oldukça düşündürücü ve üzücü boyutlara varabiliyor. İnsanların
önemli bir kısmında, “İnternet varken kütüphaneye ne gerek var!” gibi
düşünceler oluşması ve bu düşüncelerin, kimi aydın diye nitelendirebileceğimiz
kişiler tarafından da dile getirilmesi gerçekten çok vahimdir. Şu halde kontrol
edilemez bir güç haline gelen İnternet, çocuklar için oyun, gençler için bir
takım hobilerini paylaşma ve değerlendirme, akademisyenler için bilgiye erişme
alanıdır. İnternet bilgiyle enformasyon arasındaki bağları ortadan kaldıran bir
araca dönüşse de, telif haklarıyla korunan gerçek bilginin halen basılı
eserlerde, veri tabanlarında olduğu ve bunların da yine kütüphaneler tarafından
temin edilerek hizmete sunulduğu herkes tarafından bilinmelidir. Yani İnterneti
ve elektronik ortamı kitaplardan ve kütüphanelerden uzaklaşmanın bir yolu
değil, yeni bir anlayışla hayatımıza dahil etmenin bir yolu ve yeni bir fırsat
olarak görmeliyiz. Bütün basılı eserlerin zaman içinde elektronik ortama
aktarılması söz konusudur. Peki bütün bunlar bizi basılı kitaptan
uzaklaştıracak mı? Bence uzaklaştıracak. Kitaplar bir nesne olarak git gide
hayatımızda küçük bir yer tutacak. Tıpkı bir tablo veya özenle sakladığımız bir
yapıt gibi olacak. Ancak İnternet sayesinde eskisinden daha fazla işlevsel,
daha kolay erişilebilir bir hale gelecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder